top of page

Çin'den Enerji Güvenliğinde Yeni Hamle

Çin, enerji güvenliğini artırmak amacıyla yeni adımlar atarak, yenilenebilir enerji projelerine yatırımlarını ve uluslararası enerji iş birliklerini genişletiyor. Bu hamlelerle, enerji arz güvenliğini sağlamayı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmayı hedefliyor.

Çin'den enerji güvenliğinde yeni hamle: Toryum Temelli Nükleer Reaktör

Dünya, iklim krizi ve enerji güvenliği ikilemi arasında sıkışmış durumdayken, yenilenebilir enerji çözümün bir parçası olsa da kesintisiz temiz enerji arayışı bilim insanlarını ve devletleri nükleerin sıra dışı formuna yönlendiriyor: Toryum.

Çin, son yıllarda nükleer enerji alanında önemli adımlar atarak dünyanın en büyük nükleer enerji üreticilerinden biri haline geldi. Son olarak Toryum temelli nükleer reaktörün devreye alındığını duyuran Çin, böylece dışa bağımlılığını azaltma ve kendi enerji güvenliğini sağlama noktasında önemli bir adım atmış oldu. Çin Gansu eyaletindeki Wuwei şehrinde deneysel bir toryum reaktörünü devreye aldı. Bu reaktör, 2 megawatt (MW) temel kapasiteye sahip ve şimdilik elektrik üretiminden çok araştırma amaçlı kullanılıyor. Çinli bilim insanları, toryum rezervleri düşünüldüğünde toryum temelli reaktörün Çin'in enerji ihtiyacını 20 bin yıl karşılayabileceğini ileri sürüyor.

Çin'in Gansu eyaletindeki Wuwei şehrinde devreye alınan 2 MW kapasiteli erimiş tuz reaktörü (MSR), nükleer teknolojide bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkıyor. Toryum-232 yakıtlı bu pilot sistem, 700-1000°C'de çalışan florür tuzları içinde fisyon reaksiyonu gerçekleştirerek geleneksel reaktörlerden farklılaşıyor.

Çinli bilim insanları, bu teknolojinin üç kritik avantajını vurguluyor: Bu avantajlardan ilki, yüksek sıcaklıkta çalışmasına rağmen basınçsız tasarım sayesinde Fukushima benzeri kazaları imkansız kılması, ikincisi toryumun doğada uranyumdan 3-4 kat fazla bulunması, üçüncüsü ise nükleer atıkların 300 yıl gibi nispeten kısa sürede zararsız hale gelmesidir. Nükleer silah yapımına uygun olmaması ve uranyum gibi zenginleştirme gerektirmeden doğrudan kullanılabilmesi de toryumun diğer avantajları olarak gösterilebilir. Özellikle reaktörün kendiliğinden durma özelliği, elektrik kesintilerinde bile güvenliği garanti altına alıyor. 2030'da ticari versiyonların planlandığı proje, Çin'in kömür bağımlılığından kurtulma ve "yeşil nükleer" liderliği hedefinde kilit rol oynayacak gibi görünüyor.

Aynı zamanda, Çin, son yıllarda toryum bazlı nükleer reaktörler üzerine yaptığı yatırımlarla enerji stratejisini de kökten değiştiriyor. Toryum bazlı nükleer reaktör yalnızca bir teknolojik bir atılım değil, aynı zamanda Çin'in enerji stratejisine de önemli katkılar sağlayacak bir hamle olarak görülebilir. Bu stratejik hamle Çin'e bir çok avantaj kazandıracaktır. Bunlardan ilki, toryum temelli nükleer reaktörün kömür ve petrol ithalatına alternatif olarak Çin'in fosil yakıt bağımlılığını kıracağıdır.

1 ton toryumun 3.5 milyon ton kömürün enerjisine eşdeğer olduğu düşünüldüğünde dünyanın en büyük kömür tüketicisi olan Çin'in alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi hem hava kirliliğinin azalmasına hem de Çin'in 2060 karbon nötr hedefini gerçekleştirmeye yardımcı olacaktır.

İkinci olarak, toryum bazlı nükleer reaktörü devreye sokma hamlesi Çin'in enerjide dışa bağımlılığını azaltacak ve enerji güvenliğine de önemli katkı sağlayacaktır. Zira Çin'in, petrol ve doğalgaz ithalatı yüksek oranda dışa bağımlı ve özellikle Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi gibi kritik deniz yollarından enerji ithalatına bağımlılığı Çin'in enerji güvenliğini tehdit etmektedir. 2023 verilerine göre, petrolün %73'ü, doğalgazın da %45'i ithal ediliyor. Bu nedenlerle yerli rezervlerle üretim yapılabilecek toryum alternatifi Çin'in enerji güvenliği ve dışa bağımlılığı açılarından son derece önemli görünmektedir.

Üçüncü olarak, Toryum Uranyum ile karşılaştırıldığında uluslararası kısıtlamalardan etkilenmeyen bir kaynaktır. Bunun nedeni de nükleer silah yapımına uygun olmamasıdır. Bu minvalde, güvenlik problemi yaratmayacağı için zenginleştirme gerektirmeyen toryum kullanımı Çin'in enerji stratejisi için önemli bir hamle olarak değerlendirilebilir.

Dördüncü katkı ise atıklarla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Geleneksel nükleer santraller binlerce yıl radyoaktif atık üretirken, toryum reaktörleri 300 yılda zararsız hale gelen U-233 atıkları bırakır. Ayrıca basınçsız tasarımları ile patlama riskinin olmaması ve elektrik kesintisinde kendiliğinden durma özellikleri Çin'in karşı karşıya kalabileceği güvenlik tehdidi risklerini de minimuma indirmesi açısından önemlidir. Son olarak, Çin, toryum reaktörlerinde ilk ticari ülke olursa Hindistan, Türkiye gibi toryum zengini ülkelere teknoloji ihraç ederek nükleer enerjide ABD, Fransa tekelini kırabilecek. Hatta, toryum santralleri Yol Kuşak Projesine eklemlenebilir, böylelikle Çin enerji diplomasisi ile etkinliğini arttırabilir.

Elbette toryumun nükleer reaktörlerde kullanılması konusu sadece Çin'le sınırlı değil ya da sadece bugünün tartışması değildir. Çin dışında da Hindistan AHWR projesiyle toryum yakıtlı reaktör geliştiriyor. ABD ve Avrupa'da da yine bu tip reaktör üzerinde çalışmalar devam etmektedir.

Türkiye'de de 2007 yılında Isparta'da gerçekleşen uçak kazasında ekibiyle birlikte vefat eden ülkemizin önde gelen nükleer fizikçilerinden bir tanesi olan Prof. Dr. Engin Arık toryumun nükleer enerjide kullanımı konusunda önemli araştırmalar yapmıştı. Özellikle Türkiye'nin enerji bağımsızlığı için toryumun potansiyelini vurgulayan Arık, Türkiye'de bulunan toryum rezervlerinin Türkiye'nin yüzlerce yıllık enerji ihtiyacını karşılayabileceğini öne sürmüştü.

Bu bağlamda, Toryum temelli nükleer enerji, iklim krizi ve enerji güvenliği sorunlarına çözüm sunma potansiyeliyle dünya genelinde giderek daha fazla dikkat çekiyor. Çin'in Gansu eyaletinde devreye aldığı pilot toryum reaktörü, bu alandaki teknolojik atılımların somut bir örneği olarak öne çıkıyor. Toryumun uranyuma kıyasla daha bol bulunması, daha az radyoaktif atık üretmesi ve nükleer silah yapımına uygun olmaması gibi avantajları, onu sürdürülebilir ve güvenli bir enerji alternatifi haline getiriyor.

Çin'in bu alandaki yatırımları, hem kendi enerji bağımsızlığını sağlama hem de küresel nükleer teknoloji pazarında liderlik kazanma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. Aynı zamanda, Hindistan, ABD ve Avrupa gibi bölgelerde de benzer çalışmaların sürdürülmesi, toryumun gelecekte enerji politikalarını şekillendirebileceğini gösteriyor. Türkiye gibi toryum rezervleri zengin olan ülkeler için de bu teknoloji, enerji bağımsızlığı açısından önemli bir fırsat sunabilir. Ancak, toryum reaktörlerinin ticari ölçekte yaygınlaşması için teknik ve ekonomik engellerin aşılması gerekiyor. Bu süreçte, uluslararası iş birlikleri ve Ar-Ge yatırımları kritik bir rol oynayacaktır.


Kaynak: ZenginHaber

Doç. Dr. İlhan SAĞSEN

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi

İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı

Comments


Haberler

Haber Bültenimize Kayıt Olun!

Güncel haberler ve duyurularımızdan haberdar olmak için haber bültenimize kayıt olabilirsiniz.

Teşekkürler!

bottom of page