Enerji Sektöründe Derin Deniz Madenciliğine Olan İlgi Giderek Artıyor
Son yıllarda enerji sektöründe büyük gelişmeler yaşanırken elektrikli araçlar, bataryalar ve temiz enerji teknolojileri gerçekten önemli bir ilerleme kaydediyor. Bu gelişmeler, kıymetli madenlere olan talebi artırırken şirketlerin derin deniz madenciliğine yönelmesine de neden oluyor. Bu yeni dönemde enerji ihtiyacını karşılamak için farklı yöntemler araştırılıyor.
Norveç Deniz Mineralleri Forumu Genel Sekreteri Egil Tjaland, "En erken 2025 sonbaharında, derin deniz madenciliğinde ticari faaliyetlere başlanabileceğini düşünüyorum" açıklamasında bulundu.
Derin deniz madenciliği (DSM), manganez, bakır, kobalt, çinko ve nadir toprak metalleri gibi ticari açıdan değerli mineralleri çıkarmak için 200 metrenin altındaki okyanus tabanından maden yataklarını çıkarmaya çalışan potansiyel bir ticari endüstridir.
Dünya Bankası verilerine göre, temiz enerji teknolojilerine olan talep arttıkça maden üretimi de önemli ölçüde artacağı hatta 2050'ye kadar yaklaşık yüzde 500 artabileceği düşünülüyor.
Avrupa Birliği üyeleri dahil 169 ülkenin taraf olduğu 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi kapsamında kurulan ve uluslararası deniz kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde yöneterek, bu kaynaklardan tüm insanlığın faydalanmasını amaçlayan uluslararası deniz tabanında yapılan faaliyetlerin tamamı, Uluslararası Deniz Yatağı Otoritesi (International Seabed Authority-ISA) tarafından düzenleniyor. Derin deniz madenciliğiyle ilgili olarak çevrenin korunması büyük önem taşıyor. Bu yüzden kurum, oluşabilecek potansiyel zararlı etkilerden kaçınmak ve deniz ortamını korumak amacıyla düzenlemeler yapıyor.
31 şirketle sözleşme imzalayan ISA, Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanusu açıklarında madencilik yapma ruhsatı bulunan söz konusu şirketler ile 1,5 milyon kilometrekareden fazla uluslararası deniz yatağının araştırılmasını hedefliyor.
Norveç Deniz Mineralleri Forumu Genel Sekreteri Egil Tjaland, yaptığı açıklamada, derin deniz madenciliği için önemli olan, okyanus tabanında yer alan ve batarya için gerekli metallerin külçesi olarak ifade edilen "polimetalik nodüllerin" içerisinde kobalt, nikel, bakır, manganez ve diğer metallerin olduğunu ve okyanus tabanında 500 milyon tona yakın miktarda polimetalik nodül bulunduğunu ayrıca bir milyon yılda bir santimetrelik bir büyüme olan bu nodüllerin çok yavaş oluştuğunu söyledi.
Tjaland, eğer derin deniz madenciliği ya da derin deniz minerallerinin üretimine izin verilirse, ilk üretim yerinin Pasifik Okyanusu'nda Havai ve Meksika arasındaki Clarion Clipperton Bölgesi'nde (CCZ) bölgesi olduğunu çünkü elektrik araç üretiminde kullanılan ham metal rezervlerinin çoğunun bu bölgede olduğundan bahsetti.
En erken 2025 yılında derin deniz madenciliğinin ticarileştirilebileceğine değinen Tjaland, bolimetalik nodüllerin üretiminin ve ulaşılabilirliğinin kolay olduğuna değindi.
Tjaland, bu nodüllerin gevşek olduğunu ve okyanus tabanında sıkışık formda olmadığını söylerken, denizin dibine kadar uzun bir mesafe olduğunu bu yüzden bu polimetalik nodülleri ekosistem ve çevreye zarar vermeden 4 ila 6 bin metre yukarı çıkarmanın bir yolunun bulunabileceğini ve bunu ticari hale getirmek için iyi bir tekniğin bulunabileceğini söyledi.
Yenilenebilir enerji ve iklim değişikliğine yönelik hedefler göz önüne alındığında, Bolu Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nde kurulu İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi Başkanı İlhan Sağsen de, enerjinin geleceğinin okyanuslarda olduğunu ve deniz dibinde bulunan bakır, nikel, alüminyum, manganez, çinko, lityum ve kobalt gibi madenlere olan ilginin arttığını söyledi.
Karadaki enerji kaynakları ve madenlerin önemli bir kısmının tüketildiğini söyleyen Sağsen, devletlerin de okyanus veya denizlere yönelmeye başladığını çünkü denizlerdeki kaynakların, karalardaki enerji kaynaklarından çok daha fazla olduğuna değindi.
Sağsen, enerji güvenliğini sağlamak, yenilenebilir enerjiyi yaygınlaştırmak ve iklim değişikliğiyle mücadele edebilmek için derin denizlerdeki bu minerallere ihtiyaç olduğunu dile getirdi. "Verilere dayalı bir projeksiyonda bulunursak, elektrikli araç ve pillerin kullanımındaki artış, 2040'a kadar 40 kata kadar daha fazla lityuma, 20-25 kata kadar daha fazla grafite, kobalta ve nikele ve şu anda tükettiğimizden 2 kat daha fazla bakıra ihtiyacımız olabileceği anlamına geliyor." diye konuştu.
Haberi Hazırlayan: Stajyer Ela Nur ERTEKİN
Görsel Kaynaklar:
---. (t.y.) "Derin sulardaki madencilik ne kadar masum?" QuickSigortaBlog. blog.quicksigorta.com/trend/derin-sulardaki-madencilik-ne-kadar-masum-1793
Kaynaklar:
Комментарии